KELEBEK ETKİSİ VE MADLEEN GEMİSİ

KELEBEK ETKİSİ VE MADLEEN GEMİSİ
KELEBEK ETKİSİ VE MADLEEN GEMİSİ
“Kelebek etkisi” kavramını ilk defa Necmettin Erbakan Hoca’dan duymuştum. O zaman gerçekten hayretler içinde kalmıştım. Deyim yerindeyse “Bir yaşıma daha girmiştim.” diyebilirim. Gerçekten bir kelebeğin kanat çırpması büyük kasırgalara denen olabilir miydi? Ya da bir kelebek kanat çırpınca büyük kasırgaların yönünü değiştirebilir miydi?
Rahmetli Erbakan, geçmişte yaşanmış ve zamanında dikkat çeken meteorolojik bir olaydan yola çıkarak bu kavramı anlatmıştı. On yıllar önce Avusturalya’nın güneyinden başlayan büyük bir kasırga, güç toplayarak ilerlemeye başlamış ve önüne ne gelirse kasıp kavurmuş. Sonra bu kasırga yönünü Çin ve Hindistan gibi büyük nüfuslu yerlere doğru çevirmiş. Böylesi bir durum, büyük felaketlere neden olabilecekmiş. Bilim adamları, devlet adamları ve medya kasırgayı takip ederken, bir anda beklenmeyen bir şey oluyor ve kasırga yön değiştirip okyanusa doğru yol alıyor. Orada da gücünü kaybedip yok oluyor. Bu beklenmeyen durum araştırılıyor. Neden kasırganın yön değiştirdiği araştırılınca ilginç bir sonuç ile karşılaşılıyor. Kasırganın meydana geldiği o sıralarda Avusturalya’da göç eden kelebeklerin kanat çırpmasının, kasırganın yön değiştirmesine neden olduğu anlaşılıyor.
Orjinali “Butterfly effect” diye ifade edilen ‘kelebek etkisi’ne dair bilimsel açıdan kesin kanıtlar olmamasına rağmen burada, bazen küçük bazı adımların büyük sonuçlar doğurduğunu söylemek mümkündür. Bu kavramı ilk olarak meteoroloji uzmanı olan Edward Lorenz, 1960’lı yıllarda ortaya atıyor. Lorenz hava durumu simülasyonları üzerine çalışırken, ufak değişiklilerin, nasıl büyük sonuçlara yol açtığını fark ediyor. Ve bu olayı kavramlaştırıyor. O günden bu yana bu teori ilgi çekmeye devam etmektedir.
Kelebek etkisini, sadece hava durumunda ya da doğal olaylarda değil, hayatın her alanında görebiliriz. Aynen bir kasırganın yön değiştirmesinde ya da fırtınanın başlangıcında olduğu gibi kelebek etkisi, küçük bir olay ya da dokunuşla dalga dalga büyüyüp tüm sistemin işleyişini değiştirebilir. Lorenz’in hava durumu simülasyonlarında olduğu gibi, en ufak bir değişiklik bile uzun vadede öngörülemez büyük sonuçlar doğurabilir. Bu da demektir ki, hayat, bazen küçük hareketlerin büyük bir etkiye yol açtığı bir yapı içinde ilerlemektedir.
Orhan Pamuk “ Yeni Hayat” kitabına “bir kitap okudum ve hayatım değişti” diyerek başlar. Bazen okuduğumuz bir kitap ya da dinlediğimiz bir sohbet kelebek etkisi oluşturarak hayatın akışını değiştirebilir. Hatta bazen bir söz bile hayatı köklü bir şekilde değiştirebilir. Yani olumlu ya da olumsuz bir söz hayatımızı etkileyebilir.
Tarihe baktığımızda da kelebek etkisinin en çarpıcı örneklerinden biri ortaya çıkar. 1914’te Avusturya-Macaristan Arşidüklüğü'ne yönelik suikast, bir dünya savaşının patlak vermesine neden olmuştur. O küçük olay, bir dizi uluslararası gerilim ve ittifak sisteminin sonucu olarak, tüm dünyayı etkileyen büyük bir çatışmanın başlamasına yol açtı. Savaş öncesindeki birkaç gün ya da saatlik küçük hareketler, tarihin akışını değiştirmiştir.
Yine benzer bir şekilde yakın tarihte Tunus’ta bir kişinin kendini yakması sonucunda “Arap Baharı” diye adlandırılan ve birçok Arap ülkesinde yönetimlerin değişmesini beraberinde getiren olaylar başlamıştı. Bir kıvılcım nasıl ormanın tümünü ya da önemli bir kısmını yakabiliyorsa; toplumsal açıdan da kıvılcım misali küçük bir olaylar da milletleri ve devletleri yakıp yıkabiliyor.
Bu kadar yazdım ama asıl söylemem gerekeni söylemedim. Kelebek etkisinden hareketle dünyada yaşanan zulümler ve zalimlerle mücadeleye dikkat çekmek istiyorum. Belki zalimlere yönelik olarak yapılan ufak tefek gibi görünün işlere burun kıvıranlarımız vardır. “Bizim yaptığımız eylemden ne olacak? Yaptığımız bir duadan ne çıkacak? Ettiğimiz küçük yardımlarla ne olur ki? Yazdığımız bir gönderi ne yapar ki?” gibi tepkiler duyabilir ya da diyebiliriz. İş öyle değil! Kelebek etkisi teorisi, tam da bunun için var.
Madlen Gemisi, on iki aktivistle Sicilya’dan demir aldığında “Ne olacak ki!” diyenler elbette olmuştur. Sicilya’dan Gazze’ye iki bin kilometre yol aldılar. Dünya kamuoyu günlerce, o yiğitleri ve gemiyi konuştu. Sonuçta ciddi bir gündem oluştu. Terör devleti İsrail, açık denizlerde gemiye el koydu. Ancak eli kanlı, katil ve soykırımcı alçaklar, -dünya kamuoyunu ve hassasiyetleri gördüğü için- olabildiğince akativistlere kibar davranır gibi yaptılar. Gemideki o güzel insanlar “Gazellilerin bir öğün yemeği için gerekirse canımızı veririz.” diyerek bir kıvılcımı ateşlediler.
Madlen gemisinden sonra birçok ülkeden on binlerce insan, kara yoluyla Mısır’a geçip Refah sınır kapısına dayandı. Gazeteciler, bilim insanları, parlamenterler ve aktivistler nice zorluklara rağmen harekete geçti. Ancak Mısır’ın firavunist yönetimi, oraya gidenlere başta gözaltı ve darp olmak üzere her türlü engellemeyi yaptı.
Madlen Gemisi’nin şimşekleri ciddi manada üzerine çektiğinin farkına varan İsrail de gündemi başka yöne çekmek için İran’a saldırdı. Karşılıklı füze saldırıları altında gündemden düşmüş gibi olsa da Madleen Gemisi mürettebatı, kasırganın yönünü değiştiren ve sonrasında onu bitiren kelebekler gibiydiler. On iki kişi kelebek misali kanat çırptı ve yüzbinleri harekete geçirdi. Bu etki öyle ya da böyle güçlenerek devam edecektir. İsrail bu etkiyi azaltmak istese de işe yaramayacaktır. İnsanlık vicdanı, yaşanan bu tarifsiz zulümleri sona erdirecektir. İnşallah o az kişinin çabaları kasırgaya dönecek ve zalimlerin saltanatını başına yıkacaktır.
Sonuç olarak, kelebek etkisi bize hayatın karmaşıklığını ve hassasiyetini hatırlatır. Bu hayatta her hareketin bir yankısı vardır. Her eylemin bir sonucu vardır. Bu bağlamda Gazze için bugün attığımız küçük bir adım, bir yardım, bir dua ya da bir söz yarının dünyasında büyük bir değişimin habercisidir. Çünkü küçük dalgalar, okyanusları bile alt üst edebilir. Unutmayalım ki bir kelebeğin kanat çırpması bir kasırgaya neden olabilir.
ÖĞR. GÖR. OSMAN UTKAN