SUSMA ORUCU
“Meryem Orucu” diye ifade edilen bir oruç vardır. Kuran’da Meryem Suresi’nde beyan edildiğine göre, Hz. Meryem kendisine harikulade bir şekilde bahşedilen çocuğu doğmadan birkaç gün önce suskunluğa bürünmüştür. Hz. İsa doğduktan sonra bir mucize olarak konuşmuş ve sorulanlara cevaplar vermiştir.
Bu kıssadan ilhamla Ramazan’da tuttuğumuz oruçları daha nitelikli hale nasıl getirebiliriz, diye biraz kafa yordum. Orucun sadece yemeyi keserek hakkıyla tutulduğunu sanmıyorum. Vücudun bütün organları da oruç tutmalıdır. Ağızın ve midenin yanı sıra gözlerin, kulakların, dillerin ve kalplerin de oruç tutması gerekiyor. Kanaatimce orucun künhüne vakıf olabilmek, ancak bu şekilde olabilecektir.
Konuşma, iletişimlerimiz için oldukça önemli bir işleve sahiptir. Konuşma ile anlaşır; konuşma ile derdimizi ifade eder ve konuşma ile sosyalleşiriz. Hayatın olmazsa olmazı konuşmadır. Ramazan’da dile oruç tutturmak, yani suskunluğa bürünmek sosyal ilişkileri zedeleyeceğinden mütevellit tavsiye edilemez. Ancak bu mübarek ayda dilimize ya da konuşmalarımıza bazı sınırlamalar getirebiliriz.
Bu ayda iftar yaptırmak; eş ve dostla beraber iftar yapmak şiddetle tavsiye edilmektedir. Bu vesile ile hem misafirler ağırlanmış olunacak hem de dinimizin emrettiği akrabalık ilişkileri güçlenmiş olacaktır. Sevgili peygamberimiz, misafirlik süresince Allah rızası için konuşulursa ve böylece kalkılırsa; hem misafirlerin hem de ev sahiplerinin bütün günahlarının affedileceğini müjdelemiştir. Kutsal ramazan ayında Hakk ve hakikat konuşmalıyken; faydasız ve boş sözler ise susmalıdır.
Maneviyatı yüksek olan Ramazan’da buluşmalarımızda, konuştuğumuz konuları şöyle bir düşünelim. Kısa bir süreliğine kendimizden ayrılıp, kuşbakışı bir şekilde, kendimize bakalım. Neler konuşmakta, neler söylemekte ve nasıl söylemekteyiz. Üzülerek ifade etmek gerekirse orucun ruhuna uygun olmayan bir şekilde davranmadığımız görülecektir.
İftarlarda tıka basa yenilen yemeklerde ve sonrasında çoğu zaman dedikodu yapıyoruz. “Şöyle dediydi, şöyle yaptıydı” diye uzayıp giden konuşmalar orucumuzu baltalamaktadır. Ölü kardeşinin etini yemek kadar iğrenç olarak tasvir edilen gıybetin, iftar ve sahur sofralarında yeri olmamalıdır. Oruç ayında iyilik, güzellik ve hayır konuşmalıyken; gıybet ve dedikodu susmalıdır.
Mübarek ay geldiğinden dolayı insanlar ev ihtiyaçlarını almak için çarşıya pazara akın etti. Bunu fırsat bilen esnafımız da fiyatları katlayarak, zulüm mesabesinde, zamlı olarak ürünleri satmaya çalıştı. Ticarette ne yazık ki yalan dolan ve sahtekârlık zirve yapmış durumda. “Kazanayım da nasıl olursa olsun.” Mantığıyla, helal ve haram gözetmeden iş yapan insanlarımız azımsanacak gibi değildir. Hiç olmazsa şu Ramazan’da diğer zamanlardan daha fazla ticaretimize dikkat etmeliyiz. Her ne olursa olsun yapılan işlere hile hurda katılmamalıdır. Bu anlamda doğruluk dürüstlük konuşmalıyken; yalan ve dolan ise susmalıdır.
Günlük hayatımızda küfürlü konuşmalar her giden gün yaygınlaşmaktadır. Eskiden erkekler küfürlü konuşmalar yapardı. Ancak günümüzde kadınlar da küfürlü konuşmalar yapabilmektedir. Kalabalık ortam denilmiyor, aile denilmiyor, çoluk çocuk denilmiyor. Her zaman ve her yerde küfür ve hakaretleri duymak mümkündür. Hal böyle iken oruç tutulsa ne olur; tutulmasa ne olur. İnsanların hakkına girerek, onları kırarak ve inciterek oruç tutulmamalıdır. Bu anlamda nezaket ve saygı ile konuşmalıyken; küfür ve hakaret susmalıdır.
Bu sene genel seçimler de Ramazan sonrasına denk geldi. Ülke olarak siyaset ile oturup siyaset ile kalkıyoruz. Ne yazık ki kutuplaşma ve çatışma üzerine bina edilen siyasetin getirdiği bir sonuç olarak tartışmalar ve kavgalar çoğalmaktadır. Taraflar karşılıklı olarak kırıcı olabilmektedir. Bazen bu tartışmalarda kantarın topuzu da kaçabilmekte; tartışmalar, karşılıklı küfürleşmelere varacak kadar ileri gidilebilmektedir. Böylece gönül kırıklıkları, küslükler ve hasmane tavırlar ortaya çıkabilmektedir.
Ramazan ve oruç vesile kılınarak daha dikkatli konuşulabilir. Karşılıklı anlayış ve saygı içerisinde yapılan siyasal konuşmalardan yana olan birisi olarak, siyaseti abartan öyle ki siyaseti hayat memat meselesi haline getirerek ve kendinden başkasının görüşlerini hiçe sayan tartışmaları da net olarak reddediyorum. Buradan hareketle, fikirler konuşmalıyken; kavgalar ve gürültüler susmalıdır.
Kısır ve sığ tartışmalardan yüz çevirerek, böyle durumlarla karşılaşıldığında ise Allah Resul’ünün tavsiye ettiği gibi “oruçluyum” diyerek, bu sözü çokça hatırlayarak ve hatırlatarak, bu yıkıcı ortamlardan uzak durulabilir. Unutmamak gerekir ki siyaset için kırdığımıza ve döktüğümüze değmez. Sonu pişmanlık olan bu kavgalar ancak kardeşliğimize ve birliğimize zarar verecektir. Mübarek ay hürmetine, tutulan oruçlar hürmetine dilimize yani konuşmalarımıza ve öfkemize hâkim olalım. Hadiste belirtildiği gibi “Ya hayır konuşalım ya da susalım.”