Gençliğin Şiddete Yönelme Sebepleri (1)

Gençliğin Şiddete Yönelme Sebepleri (1)

Gençliğin Şiddete Yönelme Sebepleri (1)

Bir eğitimci olarak gençlerimizin şiddete yönelmesinden ve başta kendilerine, ailelerine ve topluma zarar vermelerinden dolayı büyük rahatsızlık duymaktayım. Bunun için de bu konuyu araştırmak, paylaşmak ve çözüm önerileri üzerinde durmak istiyorum. İlk önce bunun sebeplerini irdelemek gerekir diye düşünüyorum. Gençlerimizi bu patolojik psikolojiye sevk eden etkenleri değerlendirerek bunların çözümü üzerinde öneriler sunulmalıdır.


Şiddet nedir; beden gücünün kötüye kullanılması, ve aşırı bir saldırganlık özelliği taşıyan ilişkilerle belirginleşen duygu, düşünce ve davranışların tümüdür. Bir duygunun aşırı taşkınlığı ve önü alınamaz şekilde özgür bırakılması sonucu zarar verici şekilde gerçekleşen eylemlerdir. Şiddet insanın kendisine, aile bireylerine ve çevresine zarar vermek amacıyla uygulamış olduğu baskı ve kaba kuvvetin her çeşididir.

Şiddetin tarihçesi üzerinde duracak olursak bunun, ilk insanlara kadar uzandığını görebiliriz. Âdem'in çocuklarından Kabil'in kardeşi Habil'e uyguladığı öldürme eylemi yeryüzünde gerçekleştirilen ilk şiddettir. Bu davranışın arka planını irdelediğimizde Kabil'i şiddete yönelten etkenin, takvadan uzaklaşması ve kişisel hırs olduğunu görebiliriz. Allah sevgisini kalbinden sürgün eden bir anlayışın sahibi kim olursa olsun, vicdani rahatsızlık duymadan şiddetin her türlüsüne yönelebilecektir. İşte toplumsal alanda ve siyasal alanda şiddete yönelenleri Kur'an merkezli ele aldığımız zaman hep Allah karşıtı ve insan karşıtı güçler olduğunu müşahede edebiliriz. Toplumda bozgunculuk yapan, yeryüzünü kana boyayan, çoluk çocuk demeden, sivil asker ayrımı yapmadan kitleleri katledenlere baktığımızda hep çıkarını ilahlaştırmış, mevki ve makamıyla tanrılaşmaya çalışan insanlar olduğun görürüz. Nemrut, Firavun, Ebu Cehil bunlardan sadece bilinenleri. Erkekleri öldürüp kadınlarını köleleştiren, çocukları küçük yaşlarda katleden bir anlayışın sahipleri şiddetin tarihini oluşturanlardır. İşte bu noktada inançsızlık şiddetin oluşması için oldukça müsait bir zemindir. Bu zemini genişletmeye çalışanlar, ibadetleri kısıtlayıp, içki kumar, uyuşturucu, terör gibi şiddetin tohumlarına prim vermeye çalışan kişilerdir.

Bu noktada şiddeti ahlakla ilişkilendirecek olursak şöyle bir tanım daha yapabiliriz; Şiddet özgürlüğün ahlaki ilkelerden yoksunlaşarak bireysel fayda temini veya haksızlığını örtmek için kullanılan her çeşit yöntemdir. Bu hususta M. Mukadder YAKUBOĞLU şöyle bir tespitte bulunur; "Özgürlük ahlaksallaşma sürecine giremediğinde şiddet haline dönerek varoluşa yabancılaşır." Varoluşa yabancılaşmak ise şiddetin en temel etkenlerinden birisidir. Çünkü inanç, gaye ve ahlaki değerler bu yabancılaşma sürecinde kaybolur. Yerine; hırs, menfaat, bencillik gibi bireyselci ve hamasi duygular yürekte taht kurar. İleride ki konularda ele alacağımız gibi inançtan yoksunlaşan insanı şiddetten alıkoyacak onun kadar güçlü başka bir duygu yoktur. Niye mi? veya nerden mi biliyorum? Size küçük bir ipucu vereyim o zaman; şu bıçaklama, yaralama ve öldürme olaylarını gözünüzün önünden bir film şeridi gibi geçirin; aralarında hiç namazlı ve abdestli birini görebilecek misiniz? Çünkü bu kültürü oluşturan namaz iklimini soluyan gençler o güllerin sultanının şu sözüne kulak verirler; "Öfke şeytandandır. Şeytan ise ateştendir. O halde öfkelendiğinizde abdestle ateşi söndürünüz." Namazsız Müslüman gençlerin çoğaldığı ve abdest bulutlarının azaldığı bir toplumda şiddet ateşi son hızıyla yayılmaya ve kavurucu bir salgın hastalık gibi her eve sirayet etmektedir.

İşte özellikle son günlerde gençler arasında şiddetin yakıcı bir rüzgâr gibi kol gezdiğine şahit olmaktayız. Bu yazıyı hazırlarken haberlerde bir şehrimizde beş, diğer şehrimizde ise iki gencin bıçaklandığı bildiriliyordu. Yaralama olaylarından dolayı da üç gencimizin öldüğü belirtiliyordu. Peki, gençlerimize ne oluyordu da böylesine sert bir rüzgâra kapılıyorlardı. Bunun birçok nedenleri bulunmaktadır. 1-Aile sorunları 2- Teknolojik unsurlar 3- Arkadaş çevresi 4- Duygusal sorunlar 5- İnancın ve ahlakın yozlaşması

Şimdi bunları kısaca açıklamaya çalışarak en azından gençlerimizi şiddete sürükleyen etkenlerin neler olduğu konusunda bir değerlendirme yaparak, bunları engellemenin yollarını üzerinde dururuz.

Seyit Ahmet Uzun